Varlığın Hakikati
Hangi türden mânâlar, o beynin oluşumunda ağır basmış ise, daha sonraki yaşamında, artık o beyinden, oluşumuna uygun davranışlar çokça meydana gelir; ki bunun anlamı da “o kişiye o tür işlerin kolaylaştırılması” olur!..
Doğum tarihine kadar olan süre ve doğum saati itibarıyla, beyin bu tesirleri aldı va almasıyla birlikte de bu tesirlerin mânâlarını ortaya çıkarabilecek kabiliyeti elde etti.
Esas itibarıyla, bütün insanlardaki beyinler ana yapı olarak birbirine benzer! Ancak, aldıkları tesirler ve bu tesirlerin beyinlerde çalıştırdıkları bölümlerin farklı oluşu, genelde, insan kelimesiyle tanımlanan bu birimlerdeki farklı davranış ve düşünüş şekillerini meydana getirir…
“ALIN YAZISI” denilen şey, bu tesirlerden başka bir şey değildir!.. Keza, kişinin kendisinde mevcut olan “LEVHİ MAHFUZ”u dahi, onunistidat ve kabiliyeti böylece tespit edilmiş olan,beyinden başka bir şey değildir!..
Evren’de oluşan her şey, tamamıyla “FİZİK-ŞİMİK-KOZMİK” diye tanımlamaya çalıştığım sebepler-sonuçlar dizisinden başka bir şey değildir! Ki bu da:
“…SÜNNETULLÂH’TA BİR DEĞİŞME ASLA BULAMAZSIN!” (35.Fâtır: 43)
hükmüyle açıklığa kavuşturulmuştur.
Mucize denilen, olağandışı kabul edilen olaylar dahi, Allâh’ın sistem ve düzeni içinde gelişir. Kısacası, kâinatta sihirbaz değneğine yer yoktur!.. Bizim, o olayı oluşturan sebeplerden habersiz olmamız, o olayın bir sihirbazlık ya da hokkabazlıkla oluştuğuna delalet etmez!..
Evet, beyin temel yapısı itibarıyla, aslının, yani varlığının “Hak” oluşu itibarıyla, kendisindeki 99 ismin mânâsını ortaya çıkarmaya istidatlıdır. Bu 99 ismin mânâlarının değişik şiddetlerde ve değişik tertipler hâlinde ortaya çıkışı birimler arası farkları doğurmaktadır. Bu arada kişiden beş - on, ya da kırk beş ismin ortaya çıkışı gibi anlatımlar, izah sadedinde ve teşbih yolludur.
Esas mânâda her beyinde bu 99 ismin mânâsıortaya çıkmaktadır. Ancak bu ortaya çıkışdeğişik kuvvetlerde ve belirli bir terkip hâlindeoluştuğu için, sayısız farklılıkta insan meydana gelir.
Bütün bunlar da, bahsettiğimiz radyasyonların beyinde meydana getirdiği tesirler ile ve o kişide soyu yolundan oluşan genler vasıtasıyla meydana gelmede…
Biraz genler hususuna işaret edelim… Ana - babadan intikâl eden genler, ana - baba ve daha önceki cedlerden alınan tüm kayıtları beyne ulaştırırken; bu kayıtlar, ancak kendi özelliklerini ortaya çıkarabilecek kabiliyette bir devrenin açılması hâlinde o beyinden dışa yansır!..
Bir misalle açmaya çalışalım bu konuyu...
Anne Koç burcundan bir kafaya, baba Kovaburcundan bir kafa yapısına sahip ise, çocuk kafa olarak Kova ise baba özelliklerini, Koç ise anne özelliklerini düşünce planında ortaya koyar. Ya da çocuk diyelim ki bir Oğlak ise, bu defa dede veya ninenin Oğlak özelliklerinin görülmesine vesile olur ki, bu yüzden nineye çekmiş denilir. Ya da halaya çekmiş denilir…
İşte bu durum, genlerle intikâl eden bilgilerden, çocuğun ancak kendi açılışı istikametinde yararlanabileceğini göstermektedir. Esasen bu konu çok geniş olmasına rağmen, bu kitapta daha fazla bu hususa yer veremiyoruz.
Evet, terkipten gelen mânâların kişide hissedilir hâle gelmesi, belirli ana duyguları meydana getirir. Mesela hoşlanma, kızma, üzülme, sahip çıkma ve bunun gibi… Duygular ise, şartlanmaları istikametinde ortaya çıkar, o anda aldığı tesirlerin, kozmik tesirlerin gücü oranında…
“Allâh kazasını yerine getirmek istediği zaman kişinin aklını başından alır ve o kişi bu hâlde iken, o işi işler. Sonra Allâh aklını iade eder ve bu defa kişi yaptığına pişman olur ve “Niye ben bunu yaptım” der. Böylece Allâh’ın kazasıyerine gelmiş olur.” (Deylemî)
Bu açıklamadaki “akıl alınma” olayı, o anda, o kişinin gelen astrolojik tesirler altında, aklî fonksiyonlarını yeterince kullanamaması ve bunun neticesinde duyguları veya içgüdüleridoğrultusunda o fiili ortaya koyması ve daha sonra, o tesirin hükmü geçince de aklının normal çalışmasıyla, yaptığından pişman olmasıdır!..
Bu gibi durumlar genellikle, yükselen burcuna sert gelen Mars radyasyonu ve onu aniden birkaç katı şiddetlendiren Ay transiti anında olur. Genellikle 24 saat içinde her şey gelişir, oluşur, biter!..
Beyinde, belirli tesirlerin gelişiyle birlikte, belirli bir çalışma başlar. Bunun sonunda o da, mânâ, fiil şeklinde ortaya çıkmış olur!.. Yani gelen ışınım beyinde meydana getirdiği kendi mânâsına uyan çalışmayla, kendi anlamında olan bir fiilin ortaya çıkmasına sebep olur. Hangi tür mânâ, oluş sırasında beyne gelmişse, beyin daha sonraki yaşamında, faaliyetinde ona uygun mânâları ortaya çıkarır.
Doğum tarihi ve saati itibarıyla beyin ilk tesirleri aldı… Böylece bu tesirlerin mânâları istikametinde beyinde aşikâre çıkacak kabiliyet oluştu. Bu kabiliyet ile o beyin de Hakk’ın isimlerinin anlamlarını andıran, mânâları fiile dönüştürmeye başlar. Yani, o beyinden sâdır olan fiiller, o isimlerin mânâlarının, geliş kuvvetine göre o mahalden çıkışından başka bir şey değildir!
Böylece falanca kişinin “kişiliği” dediğimiz şey meydana gelir.
Beyin, temel kabiliyeti itibarıyla aslının, zâtının yani kendinin Hak’tan olması dolayısıyla 99 ismin mânâsına sahip... Bu 99 ismin mânâlarının ise değişik kuvvetlerde ortaya çıkışı söz konusu... Esas mânâda, her beyinde genellikle bu 99 isim ortaya çıkar. Fakat değişik kuvvetlerle ve belli bir terkip hâlinde. Bu terkibi de, bahsettiğimiz doğum sırasındaki oluşum meydana getirir!
Bu terkibin hissedilişi, “duygu” adını alır…
Bedende belli fiilleri oluşturması, huylardediğimiz, karakter dediğimiz yapıyı meydana getirir.
Bu isimlerin terkibinin bedene yansıması, bedenin tabiatı dediğimiz şeyi meydana getirir.
Yani, “tabiat”, “huy”, “duygu” dediğimiz şeylerbedene nispetle, karaktere nispetle, duygulara nispetle terkibin mânâlarıdır. Bu terkip, kişiliğe nispetle anlatıldığı zaman huy, karakter, tabiatadlarını alır.
Bu terkip senin Rabbin olur. Yani bedende hükmeden, bedeni yürüten, bedeni götüren Rab, bu ilâhî isim terkibidir.
Her birim için Rabbine tâbi olmak, mutlaktır!.. Rabbine tâbi olmayan, hiçbir zerre yoktur!.. Her zerre Rabbinin hükmünü yerine getirir.
Yorumlar
Yorum Gönder